KURBAĞALARIN GÖZLERİ
Çok fazla düşmanları olan kurbağalar için görme duyuları çok önemlidir. Resim de görülen bu kurbağa, vücudunun her tarafı suyun altında gizlenmiş olsa bile, dışarıya çıkarabildiği gözleri sayesinde etrafında hareket eden her şeyi rahatlıkla görebilir. Bu da onun suyun içindeyken bile güvende olmasını sağlar.
YILANLARIN FARKLI HAREKETLERİ
Yılanların uzun ve dar gövdeleri pullu bir deriyle kaplıdır. Gövdelerinin alt yüzeyinde bulunan pulları yerde kıvrıla kıvrıla ilerlemelerine yardımcı olur. Geniş pullar ise arka kenarlarından yere bastırarak ve pürtüklü yüzeylerden destek alarak gövdeyi öne doğru itmeye yarar. Yılan bu hareket yöntemini hızlı gitmek istemediği zamanlarda kullanır. Kayarcasına hızlı ilerleyişte, gövdesini yanlara doğru kıvırır ve pullarından da yardım alarak taş ve bitki gibi destek noktalarını kullanır. Yapmak istediği her hareket için farklı bir yöntem kullanan yılanlar hiç kuşkusuz ki tüm alemlerin Rabbi olan Allah tarafından yaratılmışdır.
ŞEMSİYE KUŞLARI
Şemsiye kuşu olarak da adlandırılan siyah balıkçıl, balık tutarken çok büyük bir başarı sergiler. Bir şemsiye gibi kanatlarını başının üzerinde açarak ayağa kalkar. Bu şekilde kanatlar bir gölge oluşturur ve sudaki yansımayı engeller. Şimdi balıkçıl, su yüzeyinin altında yüzen avını açık bir şekilde görebilmektedir. Kanatları su yüzeyinde dairesel bir gölge oluşturduğu için balıkçıl sürekli olarak bu dairenin içindeki balıkları avlar. Gölge yaparak sudaki balıkları görebileceğini balıkçılın kendisi akledemez. Bunu balıkçıl tesadüfen keşfetmiş ve diğer nesillere de bir şekilde aktarmış da olamaz. Sahip olduğu her şey gibi bu özellik de ona Allah tarafından verilmiştir.
DENİZ TARAĞININ GÖZLERİ
Tarak adı verilen deniz kabuğu şeklindeki hayvanın kabuğunun kenarları boyunca dizilmiş küçük parlak gözlerin her biri yalnızca 1 mm. büyüklüğe sahiptir. Tarak, son derece küçük olmasına rağmen bu gözlerle hem hareketleri hem de ışık ve karanlık arasındaki farkı kolaylıkla anlayabilmektedir.
POLEN YİYEN YARASALAR
Her canlı yaşadığı ortamın koşullarına ve sahip olduğu bedensel özelliklere göre farklı beslenme şekillerine sahiptir. Çünkü Allah her canlının rızkını benzersiz bir şekilde yaratandır. Doğadaki sayısız canlıdan sadece bir tanesi olan yarasaların bir türü çiçeklerden aldığı nektar ile beslenir. Fakat yarasalar gece yaşayan canlılardır. Bu nedenle gündüz açan çiçekler yarasaların işine yaramaz. Oysa yarasalar için özel çiçekler yaratılmıştır. Yarasalar tarafından döllenen çiçeklerin en önemli özelliği gece açan çiçekler olmalarıdır. Beyaz, yeşilimsi ve mor renklere sahip olan bu gece çiçekleri öyle güçlü bir kokuya sahiptirler ki gece uçan kör yarasalar onları kolaylıkla bulabilirler. Bu çiçekler ayrıca çok bol miktarda nektar da üretirler. Bu, yarasaların çiçekleri bulmalarını daha da kolaylaştırır. Gece çiçekleri de görüldüğü gibi genelde ağacın gövdesinde büyüyen balkabağı çiçeği gibi veya yapraklarını sarkıtan çiçeklerdir. Bu özellikleri onları yarasaların kolayca ulaşabileceği çiçekler haline getirir.
KOŞUCU DEVE KUŞLARI
Deve kuşu hayvanlar alemindeki en hızlı koşan iki bacaklı hayvandır ve 1 saatte yaklaşık olarak 70 kilometrelik bir hıza ulaşabilmektedir. Deve kuşunun her bir ayağında yalnızca iki parmak vardır ve bu parmakların biri diğerinden çok daha büyüktür. Bu da ona daha rahat hareket etme imkanı sağlar. Devekuşlarının başka bir özellikleri de ayaklarındaki parmaklardan yalnızca büyük olanının üzerinde koşmalarıdır.
DENİZ MARTILARININ UÇUŞ YETENEKLERİ
Deniz martıları denizden havalanırlarken, yükselen hava kütlesinin içinde ileri-geri sürüklenirler. Yukarı doğru sürüklenme, tıpkı bir asansörün yük taşıması gibidir, martıların kanat çırpmasına hemen hemen hiç gerek kalmaz. Rüzgar bir eğime karşı estiği zaman, bu eğim bir uçurum olsa da, rüzgar yukarı doğru hareket eder ve eğer kuşun kanatları açıksa kuşu yukarı doğru kaldırabilir. Rüzgar çok hafif olsa da dik dalgalar veya kıyıya doğru ilerleyen dalgakıranlar sürekli olarak önlerindeki havayı itip kaldırırlar. Martılar da bu hava hareketinden faydalanırlar ve bu yolla tek bir kere bile kanat çırpmadan uzun mesafeler boyunca yolculuk ederler. Kuşlara doğdukları andan itibaren havanın bu özelliğinden faydalanmayı öğreten üstün aklın sahibi yaratmada hiçbir ortağı olmayan Allah'tır.
DAYANIKLI MORSLAR
Allah her canlıyı ihtiyacı olan özelliklerle donatmıştır. Örneğin morslar son derece sağlam dişlere sahiptirler. Bunun çok önemli bir nedeni vardır. Buz tabakalarını kenara çekmek veya buzda nefes almalarını sağlayacak delikler açmak için morslar dişlerini buz kıracağı gibi kullanırlar. Morsların başka bir özelliği de güneşlenirken renklerinin zaman geçtikçe pembe bir görünüm almasıdır. Bunun nedeni morsların güneşin ısısını daha fazla emebilmeleri için kanlarının yüzeydeki damarlarda yoğunlaşmasıdır. Sudan henüz çıkmış morslarda bu durumun tam tersi yaşanır, renkleri karadakilere oranla daha açık renktedir. Bunun nedeni ise morsların soğuk suda ısı kaybetmemeleri için kanlarının daha derine doğru akmasıdır. Tüm vücut yapıları ve metabolizmaları soğuğa dayanıklı olacak şekilde tasarlanmış olan morslar Allah'ın hikmetlerinden sadece bir tanesidir.
DALGIÇ ÖRDEKLER
Su kuşları havayı vücutlarının içerisinde taşırlar. Bu, suyun üstünde kalmalarını sağlayan sebeplerden biridir. Bir ördeğin vücudunda küçük balonlara benzeyen hava kesecikleri vardır. Bu kesecikler havayla dolduklarında ördeğin suyun içinde kalabilmesine yardımcı olurlar. Ördek dalmak istediğinde hava keseciklerindeki havayı dışarıya pompalar. Vücudunun içinde daha az hava kaldığı için kolaylıkla suyun içine batar. Ayrıca su kuşlarının çoğu çok iyi birer yüzücüdürler. İyi yüzmelerinin bir nedeni de ayak parmaklarının arasındaki ağlardır. Bir ayaklarını geriye ittiklerinde bu ağlar onlara daha fazla itme kuvveti verebilmek için genişler. Su kuşlarında iyi yüzmek için gerekli olan bütün özelliklerin bir arada toplanmış olması elbette ki bir tesadüf sonucunda gerçekleşmemiştir. Bu özelliklerin tümü su kuşlarına, onları yaratan Allah tarafından verilmiştir.
AFRİKA ÇÖL KEMİRİCİLERİ
Hayvanlar arasında değişik iletişim yolları vardır. Örneğin araştırmacılar yer mikrofonları ile Afrika çöl kemiricilerinin seslerini dinlemişlerdiler. Bunların arka ayakları ile yaptıkları ritmik vuruşların zengin sözlü bir "davul dili" olduğu ortaya çıkmıştır. Bu dil çok uzun bir süre anlaşılamamıştır. Örneğin evcil tavşanların ve ada tavşanlarının ayak vurması, şimdiye kadar sadece bir heyecan ifadesi sayılıyordu. Şimdi ise, kemirgenlerin art ayakları ile çıkardıkları bu davul gümbürtüsünün önemli mesajlar taşıdığı anlaşılmıştır. Afrika çöl kemiricileri kendi türündekilere düşmanı haber vermek ve aynı zamanda kendi bölgelerinin sınırlarını anlatmak için bu dili kullanırlar.
NAUTILUSLAR
Nautilus ilginç bir denizaltı canlısıdır. Vücudunda 19 cm. çapında olan salyangoz kabuğu biçiminde spiral bir organ bulunur. Bu organda birbiriyle bağlantılı 28 tane dalış hücresi bulunur. Nautilus dalmak istediğinde vücudunda bulunan bu içi boş odacıkları su ile doldurur. Yüzeye çıkmak istediğinde ise, ürettiği özel bir gazı bu dalış hücrelerine pompalar ve suyun boşalmasını sağlar. Bu sayede avlanırken ya da düşmanlarından kaçarken yükselmek ya da dibe batmak istediğinde gerekli miktardaki suyu dışarı pompalayabilir. Denizaltılarda da Nautilus'taki gibi dalış odaları yapılmakta, içeri alınan suyun boşaltılmasında ise su motorlarından faydalanılmaktadır.
BÖCEK GÖZLERİ
Birçok böcek, bir nesneyi ancak hareket ediyorsa ya da kendisine çok yakınsa görebilir. Çok az böcek yusufçuklar ya da mantisler gibi hareketleri ve şekilleri görmede başarılıdır. Bu böceklerin gözlerinde, her biri bütün bir resmin küçük bir parçasını görmeye yarayan 30.000'den fazla tüp bulunur. Yusufçuklar vücutlarıyla kıyaslandığında çok büyük gözlere sahiptirler. Yusufçuğun gözünün vücuduna oranı insana uygulanacak olursa çok ilginç bir sonuç elde edilecektir. Bu ölçülere göre bir insanın, çapı yaklaşık 90 cm olan son derece büyük gözlere sahip olması gerekecektir.
ARILARIN KOVANLARINI HAVALANDIRMASI
New York State Üniversitesi biyologları, arılar üzerinde çeşitli incelemeler yapmışlardır. Arıları İnceleme Grubu'ndan Edward Southwick ve Robin Moritz, arıların kovan içinde solunumu nasıl gerçekleştirdiklerini araştırdılar. Yapılan incelemeler sonucunda, arı kovanında sadece bir delik bulunmasına rağmen, arıların içerideki sıcaklık ve nemi kanatlarıyla kontrol ettikleri bulunmuştur. Ancak araştırmacıları asıl olarak düşündüren şey, arıların içerideki kirli havayı dışarıdaki temiz hava ile nasıl değiştirdikleriydi. Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmacılar bir arı kovanında sadece tek bir delik kalması için kovanı tamamen sıvadılar. Kovandaki hava dolaşımını sağlamak için yüzlerce arının kovanın içinde, diğer arıların da kovan girişinin iç ve dış kısımlarında durarak hava dolaşımını sağladıklarını, kanatlarını çırpınca kirli havanın dışarıya çıktığını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girdiğini gözlediler. İnsanların ancak gözlemler sonucunda kovanın içinde ne gibi işlemler yaptıkları hakkında bilgi elde edebildikleri arılar, bu işleri milyonlarca yıldır büyük bir başarıyla yaparlar.
RAKUNLARIN BECERİKLİ ELLERİ
Bazı hayvanlar günlük ihtiyaçlarını karşılarken ellerini çok iyi kullanırlar. Örneğin bir rakunun elleri çok oynaktır ve çok iyi bir dokunma duyusuna sahiptir. Rakunlar hem suyun içindeyken, hem de dışarıda iken yiyecek bulmak istediklerinde ellerini kullanırlar. Sonbaharda bol yağ depolayan rakunlar kış uykusuna yatmamalarına rağmen kışın çoğunu inlerinde dinlenerek geçirirler. Bu sayede zorlu kışlar onları fazla etkilememiş olur.
VANTUZ BALIKLARI
Vantuz balıklarının özelliği, okyanusta dolaşmak için vasıta kullanmalarıdır. Bunun için ya köpek balıklarından ya da gemilerden yararlanırlar. Balığın sırt yüzgeci oval bir vantuz gibidir. Üzerine yapıştığı canlı-cansız bütün cisimlerle birlikte hareket edebilir. Yapıştığı canlı ne yaparsa yapsın, ne kadar hızlı yüzerse yüzsün vantuz balığı yerinden kopmadan kalır.
İŞTE HEPSİ BUNLAR..NE KADAR İLGİNÇLER DEĞİL Mİ..?