Erkekler her zaman, kadını anlamanın zorluğundan söz ederler. Oysa anlaşılması gerçekte daha zor olan erkektir. Eşiniz olsun, sevgiliniz olsun, hatta ergenlik çağındaki oğlunuz olsun, hayatınızdaki her erkek, size iç dünyasının kapılarını ardına kadar açmaktan kaçınır. Görünüşe bakılırsa, erkeğin gizlisi saklısı yoktur. Duygularını düşüncelerini açıklamaktan hiç çekinmez. Ama gerçeğin görünenler gibi olmadığını biliyoruz. Erkeğin aklından geçenlerle, yaptığı açıklamalar birbirinden farklıdır. Erkeği anlayabilmek için onun gizli formüllerini öğrenmek gerekiyor. Amerikalı Sosyolog Chris Keller, yazdığı kitapta kadınların erkekleri daha iyi anlayabilmelerini sağlayacak bazı ipuçları veriyor.
1.Ruh halini gizler... ... Erkek, pek sık olmasa da zaman zaman duygularını dışa vurmaktan kendini alıkoyamaz. Örneğin masayı yumruklamak ya da birdenbire ıslık çalmaya başlamak, avaz avaz bağırmak gibi. Bu tür olaylar her zaman yaşanmaz. Erkek, çeşitli nedenlerle duygularını, ruh halini, kadından gizlemeye çalışır. Ve de çoğunlukla başarılı olur. Ama hayatınızdaki erkeğin gizli dünyasını keşfetmekten umudu kesmeyin. Yapmanız gereken sadece bazı formülleri öğrenmek. Erkek, hayatının kadınıyla bazen ilgilenmiyormuş gibi görünebilir. Aslında, o kadına karşı duyduğu sevgide bir azalma olmamıştır. Onunla artık ilgilenmemesi de söz konusu değildir.
2.‘Hıı’lar ‘Evet’ler .. ... Erkeğin kafası çeşitli konularla dolu olduğu zamanlar, bazı sorunları nasıl çözeceğine karar veremediği için çevresine, özellikle de hayatındaki kadından uzaklaşmış gibi görünür. İşte size evlerde çok sık yaşanan bir sahne: Kadın eve dönen eşine, ‘Günün nasıldı?’ diye sorar. Erkek, ‘İyiydi’ deyip susar. Kadın, eşinin o günü nasıl geçirdiğini ayrıntılarıyla öğrenmek ister: ‘Hepsi bu mu? Günün iyi miydi?’ Erkek gene oralı değildir ‘Hıı.’ ‘Bugün neler oldu tahmin et bakalım.’ Kadın bu sözleriyle kocasını suskunluktan kurtarmaya çalışır. Oysa erkek o sırada, kafasını meşgul eden sorunlardan kaçmak için asla gerçekleşmeyeceğini bildiği hayallerle avunmaktadır. Erkeğin bu soğuk ve kaçamak tavırları, kadını asla karamsarlığa yönlendirmemeli. Gerçekte, erkek onu sabırsızlıkla bekleyen eşinden değil, hayatın kargaşasından, ağır sorunlardan kaçmaya çalışmaktadır. Suskunluğu seçmesi yüzünden suçlanan erkeklerden birinin şu itirafı, herşeyi açıklamaya yetiyor: ‘Ben dokuz aylıkken konuşmaya başladım. Yani her çocuk gibi o gün bugündür de konuşuyorum. Ama zaman zaman konuşmak sıkıcı ve yorucu oluyor. Sürekli olarak bir başkasına hesap vermeye çalışırken gereksiz yere zorlanıyorum.’ Suskunluk dönemine giren erkeği yeni sorularla bunaltmak ters tepki verir.
3.‘Senin neyin var?’ .. .. ‘Bir şeye canın mı sıkıldı?’ ‘Benden bir şeyler mi gizliyorsun?’ gibi sorulardan kesinlikle kaçınmalısınız. Bu arada sizin karamsarlığa kapılmanız için bir neden olmadığını da kabul edin. Hayatınızdaki erkek, sizden ya da beraberliğinizden bıktığı için böyle suskun davranmıyor. Bunu öncelikle aklınızın bir köşesine yazın.
:: Meselenin ICYÜZÜ ::Erkek sadece sorunlarını kendi kendine çözümlemenin çarelerini aramaktadır. Böyle zamanlarda erkeğin damarına basılmamalı. O, kafasındaki sorunlara çözüm bulunca, her şey eskisi gibi olacaktır.
4:Erkekler, gizli dünyalarının kapılarını zorla açmak istemezler. Çocukluk dönemlerinde de sırlarını ebeveynlerine açıklamamak için direnirler. Kız çocuklar okulda neler yaptıklarını uzun uzun anlatmayı yeğlerken, erkek çocukları konuşturmak zaman alır. Bilirsiniz, bazı erkekler kendilerini dev aynasında görmeye meraklıdırlar. ‘Ben her şeyin en iyisini yaparım’ düşüncesi, beyinlerine iyice kazınmıştır. Bu düşünceyi oradan çıkarıp atmanın imkanı yoktur.
Dünyanın hakimidir Erkeğin, kendini başkalarından üstün ve becerikli görmesi, göz göre göre tehlikeye atılması, doğasının bir özelliğidir. Erkek, yenilgiyi kendine yakıştırmaz. Bu uğurda da zaman zaman hayatını tehlikeye atmaktan kaçınmaz. Yenilmezlik, üstünlük ve başarılı olmak duyguları, her erkeği bir ölçüde etkiler. Ama bazıları, kendilerini dev aynasında görmeye alıştıkları için, en basit bir başarısızlık, onlar için ağır bir darbe olur. Erkeğin dünyaya meydan okuyan tavırlarının arkasında büyük bir korku yatar. Kendini üstün yaratık saydığı için yenilgiye uğramaktan korkar.
Bu duygusunu açıklamak yerine kendini olduğundan başka türlü göstermeye çalışır. Korkusunu cesaret gösterilerinin ardına gizlemesi yadırganmamalı. Ayrıca erkek, bu tür gösterilerden zevk de alır. Kendini kanıtlama telaşı ona tehlikeleri unutturur. Erkeklerin öfkelendikleri zaman şiddete başvurduklarını iddia edemeyiz. Böyle davrananlar, erkek cinsinin çoğunluğunu oluşturmaz. Çoğunluğun başvurduğu yöntem surat asmaktır.
5: Size küçük bir örnek verelim: Bir genç kadın, eşinin çok sevdiği ve eskimesine rağmen giymekte ısrar ettiği gömleğini, elden çıkarmak ister ve gömleği bir yardım kurumuna gönderir. Ertesi gün, eşi sevgili gömleğini giymek isteyince, genç kadın, ‘O eski püskü gömleği giymekten bıkmadın mı?’ diye sorar. Sonra da bu eski giyeceği ne yaptığını açıklar. Erkek hem şaşırmış, hem de üzülmüştür. Eşinin yaptığı mantıklı açıklama karşısında öfkesini dışa vurmaz. Böyle bir durumda erkeğin etkili silahı, surat asmak olur. Evde dargınlık, kavga gürültü çıkarmaz ama yüzündeki o aksi ifade, kadını yaptıklarına bin kez pişman etmeye yetmiştir. Evli çiftler arasında, benzeri olaylar sık sık yaşanır. Kadınlar, eşlerinin aksi tavırlarından yakınırlar.
Bunun bir çeşit cezalandırma yöntemi olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir. Erkeğin surat asması, bazen onun kendini ifade etmek için başvurduğu son çaredir. Biliyorsunuz, erkekler, ağlayıp bağırmaktan kaçınırlar, çoğu şiddete başvurmaz. Bu durumda ellerinde kalan son silah da surat asmak olur.