Kadın ve erkek! Doğanın dengesi bu iki varlık üzerine kurulmuştur. Bu iki insanda, kendi dünyasında farklılıklarla varlığını göstermektedir. Aslında her iki insanda, tiyatro saydığımız bu yaşamın aktörleridir. Ne var ki, bu iki canlıdan biri olan erkekler, rollerinde çok usta değildir.İnkar edilemeyecek, şaşırtıcı özellikleri gösterirler.
Erkekler, her ne kadar kendileriyle öz eleştiriyi yapmaktan kaçınsalar da, iç dünyalarında kendilerini çok iyi tanırlar.Ama bunu karşıdakine belli etmek istemezler. Kadınların akıllı olduklarını bildiklerinden, kadınların daha dikkatli oluşlarından olsa gerek; kişiliklerini bir kadın anlayacak diye hep korkarlar! Ne kadar rahat görünmeye çalışıyorlarsa da, bir o kadar da huzursuzdurlar!
Erkekler, yoğun duygusallık ta mantıklı olabilen, şefkatli kalbini, acımasızlıklara iten asilikle kapatırlar: Güçlü bir bedene ama güçsüz bir iradeye sahiptirler. Hayata vurdumduymaz bakıp,fazlasıyla ciddiye alan, doğallıktan hoşlanıp,doğal görünmeyi çaresizlik sayar, erkekler. Genelde kadınları saf görmek isterler. Oysa saf olan kendileridir.
Dil yetenekleri kadınlar kadar zengin değildir. Kelime dağarcıkları azdır, ama bayılırlar alıntı, çalıntı kelimeleri almaya, kendi dillerinde varmış gibi cesurca kullanmaya! Yani dilin inceliklerini, kıvrımlarını, farklı anlamlara gelebilen cümleleri fazla bilmezler. Bazen de laf olsun diye kulaktan dolma edindikleri birkaç yabancı terimi cümle içinde,anlamının çok dışında kullanır, gülünç duruma düşerler. Hepsinden; dil bilgisini,diksiyonu beklemenin gereği yok ama erkekler güzel konuşmak için çabaladıklarında dil öyküsü olmayan,hataları kaçınılmaz ve bozuk Türkçeleri ile karşıdakine olumsuz yansıma yapıyorlar!Doğal ve içten değiller. Rahat konuşamazlar, çünkü kadınlar kadar çok okumayı sevmezler.
(Gazetelerdeki futbol sayfalarının dışında!)
Oysa,kadınlar bu konuda oldukça hassastırlar,her konuşulanın anlamı nereye varıyor diye düşünür, dinler ve sonra konuşurlar..
Erkeklerin kendileri için değil de, başkaları için ağladığını biliyor muydunuz?
Kadınlara sulu gözlü derken, kendileri için değil, başkaları için erkeklerde ağlarlar.Bu nedenle ağlayan her kişinin karşısında yelkenleri suya indirirler. Başkaları iyi desin diye kendilerini hırpalayıp dururlar,yeter ki karşıdakine iyi görünmeyi sağlayabilsinler!
Erkekler, erkekliği her türlü kuvvet gösterisi ve para olarak algılarlar Bundan dolayı da kadınların kendisine saygı ve minnet duyacaklarını sanırlar.Ve ekonomi koşullarını bir yana bırakıp,mali özgürlüğü olmayan kadınlarla evlenmek isterler. Kadının zengin aile kızı olmamasına veya kazançlı olmamasını öncelik sayarlar. Kadınların yanında kendilerini hep ezik hissederler, fakat bunu itiraf edemezler. Kariyer yapan kadına ise hiç tahammül edemezler.
Alkollü gecelerde arkadaşlarıyla yemek yeme en büyük keyifleridir. Nedense içki içmeyi erkeklik sayıp, bilinçlerini hep kapalı tutmak isterler.
Niçin mi?
Kendilerine olan güven azlığından, desteklerini alkali içeceklerde bulurlar. Alkollü iken söylediklerini ayık kafayla hatırlamazlıktan gelirler. Ürkek olduklarından dolayı, ciddi görüşmelerde, hayati mesellerinden önemli kararları alma zamanında alkolün altına sığınır, birkaç yudum almadan, konuşma
show unda bulunamazlar..
Suskun ve yalnız fanusun içinde yaşarlar. Kendilerine kurdukları bir dünya hep vardır; (paralarla, şöhretlerle, çarpıklıklarla dolu.) O dünya onların hayal merkezidir. Çoğu kez bu alemden çıkmak istemezler. Sevgide boğuldukları da olur. Hele de gerçek sevgileri taşıyamaz, sevgide çoğu kez ezilirler. Çünkü sağlam sevgilerde kendilerinde düzgün sevgi karşılığını bulamaz ve balık gibi ele avuca sığmazlar.
Sık arandıklarında sıkılırlar, ilgisiz bırakıldıklarında ise şikayet ederler. Yüzlerinde genellikle o anki ruh hallerine uymayan maskelerle dolaşırlar.Günü günde yaşarlar.Kadının;
‘’Ne zaman görüşelim? Ne zaman arayacaksın beni? Yarın ne yapalım?’’
Gibi sorularından hiç hoşlanmazlar.. Çünkü onlar günü birlik hayata takılmayı severler.. Söz vermeyi sevmezler, çünkü sözlerinde durmayacaklarını bilirler..
Sözgelimi; derin düşüncelere dalmış görünen bir erkek, aslında o an, tuttuğu takımın hafta sonundaki maçını nasıl izleyeceğini düşünüyordur.
Aslında, erkekleri anlamak kolaydır. Her ne kadar içten pazarlıklı olsalar da, kendilerini hemen belli ederler.. Çünkü erkekler karmaşık değil, basit çözümlenebilir, motive edilebilir varlıklardır. Erkeklerin kadınları tanıyamaması iste bu basitlikten kaynaklanır. Kadınların daha zeki olduğunu bilirler ve çözemedikleri bu bilmece için kendilerine değil, bilmeceye kusur bulurlar.Boş zamanlarında oldukça bulmaca çözmeye çalışırlar..
Doğanın dengesi kadın ve erkek dedik; her ne kadar erkeklerden başlasam da yazı dizime; bu yazıyı okuyan başta babam olmak üzere; kadınlarla ilgili yazımı da okuduktan sonra daha sağlıklı eleştiri ve yorum yapabileceklerini hatırlatmak istiyorum. Okurken; kaşlarını çatan tüm erkeklerin bu yazılanlardan kendisini ayıklamasını diliyorum.
Kalem bu işte; hissedilen, gözlenen gerçeklerin saklısız satırlarında yazıp duruyor..
‘’İnsan ırkı iki kanadı olan bir serçe kuşu misalidir. Bir kanadın adı: KADIN! Diğer kanadın adı: ERKEK tir!Bu her iki kanatta eşit düzeyde gelişmedikçe, insan ırkı uçamayacaktır.!’’
Dalyayınları Yazı Dizisi: KADIN ve ERKEK!
1.Erkekler..
2.Kadınlar..
3.Kadın ve erkek birlikteliği evlilikler..
4.Çapkın Babalar..
5. Mutsuz Bahçenin Çocukları..